Başarısızlığa Koşullanma Sendromu
Bir çalışan başarısızlık, ya da düşük performans, gösterirse, yöneticiler genellikle kabahati kendilerinde görmezler. Yönetici, çalışanın işten anlamadığını ya da başarı güdüsünden yoksun olduğunu, öncelikleri belirleyemediğini veya yönlenmeye yatkın olmadığını düşünecektir. Nedeni ne olursa olsun, sorunun çalışanın hatasından kaynaklandığını varsayacaktır.
Peki ama öyle midir? Bazen, elbette, bu sorunun yanıtı evettir. Çalışanların bazıları, bilgi ve beceri yokluğu ya da salt isteksizlik nedeniyle, üslendikleri işe uygun değildirler. Ama bazen, hatta denilebilir ki genellikle, bir çalışanın performans yetersizliğinin kabahati büyük ölçüde yöneticiye aittir.
Kabahat sözü çok ağır kaçıyor ama esas itibariyle doğrudur. Aslında yaptığımız araştırma göstermektedir çalışanın başarısızlığında, istemeden ve çoğunlukla iyi niyetle olsa da, genellikle yöneticinin payı vardır. Nasıl? Düşük performans gösteren kişileri esas olarak başarısızlığa koşullandıran dinamiği yaratmak ve pekiştirmek suretiyle.
Bu sendrom genellikle farkına varmadan başlar. Çıkış noktası performans ile ilgili olabilir. Sözgelimi, çalışan bir müşteri kaybeder, bir hedefi gerçekleştiremez veya bir işi öngörülen sürede yapamaz. Ne var ki süreci harekete geçiren olay çoğunlukla o kadar belirgin değildir. Birçok araştırma göstermiştir ki yönetici ile ona bağlı çalışan kişi arasında tutumların, değerlerin ya da toplumsal özelliklerin benzerliğinden kaynaklanan uyuşmanın varlığı, yöneticinin izlenimleri üzerinde önemli bir etki yaratabilir. Her halükarda, çalışanın performansının normalin altında olmasından yöneticinin kaygı duymasıyla sendrom işlerlik kazanır.
Devamı İçin: Jean-François Manzoni- Jean Louis Barsoux, İnsanları Yönetmek, İstanbul: Mess Yayınları, S. 191-219,